Canlı ayınyarda e-posta ve sms tehlikesi

Televizyon ve radyoların canlı yayınlarında izleyicilerden-dinleyicilerden gelen SMS ya da e-postalar herhangi bir "doğruluk" kontrolünden geçmeden okunuyor. İsterseniz deneyin.
Bir canlı yayına en basitinden "falanca yerde trafik kazası var. 3 saattir ambulans gelmedi" yazın ve iletin. Yahut da telefonla bağlanın. Emin olun "izleyicisine-dinleyicisine güvenen" spiker ya da editör bu bilgiyi anında yayına verecektir.

Çünkü canlı yayın "hız" demektir. Ancak bu hızın yanında "doğruluk" nerede kalıyor, bir düşünmek gerekiyor.

O spikerin ya da editörün "kontrolsüzlüğü" kimlerin hangi kurumların canını yakıyor kimbilir?

Yayıncılık artık eskisi kadar kolay değil. İzleyen ya da dinleyenler okunan o mesajlardan "bilgi" sahibi oluyorlar. Buna göre tepki veriyorlar. Dolayısıyla "tehlikelere" açık bir duruma yayıncılar acil bir tedbir düşünmek durumundalar. Yayıncılarla birlikte belki de yasal bir düzenleme ile kasıtlı olarak yanlış bilgi veren toplumu yanıltan mesajların sahiplerine müeyyide uygulanmalı.

Sizinle bir örnek paylaşmak istiyorum. Bu sabah bir televizyon kanalında spiker can hıraş şu e-postayı okudu: "Ben Van'dan bir depremzedeyim. Kızılay sadece çadır kentlerle ilgileniyor. Biz evimizin bahçesinde çadırda kalıyoruz, bizimle ilgilenen yok"

Şimdi bu mesajın doğruluğundan nasıl emin olacağız? Duygusal olarak ve bir kaç haftadan beri yapılan yayınlar ve ortada olan gerçeklere göre hemen Kızılay'ı suçlayacak ve mesajı yazanın yanında mı olacağız?