Leyla Umar'ın yatak odasında gençliğini gördük

Ortaköy’de arkadaşım Nahit Telci ile limonata içerken, Leyla Umar’a rastladık. Gazetecilerin duayenlerinden Leyla Umar’ın meğerse evinin önündeki kafede oturuyormuşuz.
Seslendik, davet ettik. Elindeki Mado dondurması ile masamıza oturdu…
Sıcak Temmuz gününde gölgede hayatla ilgili ordan burdan muhabbet ettik. Sonra da o bizi evine davet etti. Ortaköy’deki müthiş manzaralı evinde bizi birkaç saat misafir etti. Yatak odasına kadar evin her tarafını gezdirdi.
Blogumda yayınlanmak üzere o sohbetten aldığım notları sizlerle paylaşmak istedim.
Leyla Umar, dondurmaya bayılıyor. Ancak Mado dondurmasının keçi sütü ile yapıldığı söylendiğinde “Aaa ciddi misiniz, ondan mı bu kadar güzel” diye şaşırıyor. Doğrusu ben de Mado’nın keçi sütü kullandığını bilmiyordum.



Bu arada CHP vekillerinin yemin etmemesini nasıl değerlendirdiğini merak ediyoruz. Ne mi diyor? Videoyu izleyin cevabını öğrenin. Videoyu izlemek için tıklayın
Bizim karşılaşmamızdan birkaç gün önce yani 6 Temmuz’da doğum gününü kutlamış. Kaç yaşındasınız sorusuna inanın tam doğru cevabı vermiyor. Bu yaş mevzuunda hayli geyik yaptı, güldürdü bizi. Ama 83 de karar kıldık. 83 yaz dedi.
Yengeç burcuymuş. “Bu burç bana çok çektirdi, çok” diyor. Duygusallığın gözünü kör ettiğinden yakınıyor. Özellikle Refik Erduran ile ilgili çok canının yandığını anlatırken “Yengecim tabii, duygusallık çok şey kaybettirdi o evliliğimde” derken, bu konuda anlattığı daha özel şeyleri buraya yazmayayım.


Ama bir o kadar da ilginç bir Allah duygusu da var. Atatürk’ün yakınında olan babasını anlatıyor. Babasının kendisine hediye ettiği Kuran-ı Kerim’i alıyor eline, bize gösteriyor. Ortaköy’de bir gencin kendisine tokatladığı anı hatırlıyor. (Leyla Umar’ın evi Ortaköy Camisi’nin dibinde. Bir sohbetinde camiden sabah ezanının sesinin çok çıktığı için uykusuz kaldığını falan anlatmış. Bunu okuyan bir aklı evvel ise sokakta Leyla Umar’ı gördüğünde tokat atmış)



Leyla Umar’ın onuruna gazetecilikteki 50’inci yılı nedeniyle Vatan gazetesi bir gece düzenlemiş. Tokat olayı da tam o gece olmuş. “Yüzümde 5 parmak iziyle katıldım geceye” derken hayli üzgün ve anlaşılamamaktan muzdaripti: “Ben Arapça bilmem ama dua ediyorum. İnsanlara bilerek zarar vermem, verdiysem de özür dilerim” diyor.
Yatak odasını gezdiriyor bize. O sırada telefon geliyor yakın bir arkadaşından “Eve üç erkek getirdim. Hepsi çok yakışıklı tatlı çocuklar. Şimdi yatak odamdayız” diye takılıyor.

Amerika’da yaşayan oğlu Ali, bugün yarın Türkiye’ye geliyormuş. Yatak odasının tavanında bir webcam var. Bu kamera sayesinde oğluyla görüntülü görüşüyor. 83 yaşında ama teknoloji ile iç içe bir gazeteci. Erkekler konusunda bol bol espiri yapıyor. Kamera yatak odasının tepesinde olduğu için oğluna bir gece şöyle diyor: “Aliciğim kapat artık. Sevgilim geliyor, burası yatak odası” bunu anlatırken nasıl bir içten gülüyor…



Çalışma masası yatak odasında. Masanın üstü camlı. Camın altında ise ona geçmişi, anıları anlatan fotoğraflar var. Küba lideri Fidel Castro ile olan yakın dostluğunun vesikaları ile dolu bir masa ve oda… Küçük Fibel bibloları… birlikte çekilen fotoğraflar…

Ve o camın altında siyah beyaz iki fotoğraf. Biri çok güzel bir kadın, diğeri ise küçük bir kız çocuğu. Leyla Umar’ın yıllar öncesine ait iki siyah beyaz belge.

Misafirperver… İçki ikram etmek istiyor. Diğer arkadaşlarımdan biri ve ben kullanmadığımızı belirtiyoruz ve bunun üzerine çay demletiyor bize… Yabancı bir yardımcısı var. Yıllardır birliktelermiş. Çaylar geliyor…
İçki konusu gündeme geliyor tabii… Arap kökenli arkadaşım uzun uzun bir dini sohbete sürüklüyor bizi. Ama Leyla Umar öyle bir içten katılıyor ki sohbete. Doğrusu ben şaşırıyorum. İşte o sırada babasının hediye ettiği Kuran-ı Kerim’i odanın bir yerinden alıp getiriyor. Ve kendi hayatındaki dini anlatıyor bize. Ortaköy Camisi’nin imamını çok sevdiğini söylüyor.
Evin içi küçük bir müze gibi… Bu arada doğum günü için gelen çiçekleri de yazmadan geçmeyiyim. Ev orkide bahçesi gibiydi. Ömer Koç, güzel bir çiçek göndermiş. Anlata anlata biteremiyor: “Ömer bana aşık. Çok severim ben de onu. Çok nazik ve çok hatirşinas”
Evin içindeki mobilyaları Ortaköy’deki eskicilerden almış: “Yıllar önce bu evi aldığımda burası mezbelelikti. Bir röportaj yapmıştım, hangisi hatırmıyorum. O zamanın parası 6 milyon muydu neydi? O röportajdan gelen parayla aldım. Tabii o yıllarda böyle değil Ortaköy. Sonra eşyaları buradaki eskicilerden toparladım. Ancak şurada duran yemek masası takımı, meğer sarayın bir marangozu tarafından yapılmış”
Üç katlı evin terasına çıkıyoruz. Küçük bir müze ev burası. Terasa çıkınca manzaranın muhteşemliği insanı çarpıyor.
Ancak şu günlerde Leyla Umar terasa çıktığında hayli mutsuz olduğunu belirtiyor. Çünkü hemen yan komşusunun çatısında kamufle edilmiş bir baz istasyonu kurulduğunu gösteriyor. Bundan da hayli dertli. Şikayet edeceğim, diyor. Gerçekten de böylesi bir yere bu izni nasıl vermişler ya da kaçak mı yapmışlar her ne ise insan şaşırıyor. Fotoğraflara bakın ve görüntüyü videodan izleyin. Videoyu izlemek için burayı tıklayın

Leyla Umar’ın sahibi olduğu binanın ikinci katında boş bir daire var. İçinde eşyaları bulunan bu daireyi kiralamak da istiyor. “Düzgün birilerine kiralamak istiyorum. Daha önce temiz bir genç vardı. Ondan hayli memnundum. Haberiniz olsun iyi biri olursa ona kiralayalım” diyerek de notunu iletiyor.
Türk medya dünyasının ünlü isimlerinden olan Leyla Umar’la olan tesadüfümüzün bazı bölümlerini ondan aldığım izinle bloguma yazdım ve sizlerle paylaştım. “Ortaköy’ü gezerken Leyla Umar’ı göreceksin sakın şaşırma”